Skip to main content

Yurt dışına öğrenci göndermek isteyen kamu kurumları gazeteler aracılığı ile ilan vererek aday olmak isteyenleri çeşitli aralıklarla sınava çağırmaktaydı. MTA-Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün bir ilanında, 1937 senesinde 20’si maden mühendisi, 10’u jeolog olarak yetiştirilmek üzere 30 kişilik burs kadrosu açıldığı haberi görülmekte. Adaylar sağlık muayenesi sonrası kurumların yapacağı sınavı geçmek zorundaydı.

Kıvılcım olabilmek için çeşitli kamu kurumlarının açtığı sınavlara kayıt yaptıran öğrencilerin öncelikle bu imtihanları geçmeleri gerekiyordu. Örnek olarak, 1929 senesinde Türk Tayyare Cemiyeti (THK) tarafından açılan sınavlar şu derslerden oluşuyordu:

a) Darülfünun (İstanbul Üni.) ya da Yüksek Mühendis Mektebi (İTÜ) birinci ve son devre mezunları için:
Âli riyaziye (cebrî âlâ, tamamî ve tefazulî hesap)
Tahlili hendese
Riyazi mihanik
Hikmeti tabiyye
Kimya
İlmi heyet
Resim (hattî ve menazıri)
Türkçe
Almanca veya Fransızca (ikisinden biri tercih edilir)

b) Liselerin fen kısmı mezunları ve buna muadil tahsil görenler için:
Âli riyaziye (cebir ve mütemmimatı, müsellesat)
Musattah ve mücessem hendese
Mihanik
Hikmeti tabiyye
Kimya
İlmi heyet
Resim (hattî ve menazıri)
Türkçe
Almanca veya Fransızca (ikisinden biri tercih edilir)

Resimdeki 1932 Kayseri Lisesi mezunu 56 okul numaralı İhsan Efendi’yi tanıdınız mı? Genç Cumhuriyetin burs ile Almanya’ya eğitime gönderdiği ve ileride dünya çapında adı bilinecek bir yerbilimcimiz: Prof. Dr. İhsan Ketin (1914-1995).

Aynı sene Kayseri’deki İstiklâl Lisesi’nden Maide Hanım’ın da tarih ve coğrafya branşı için seçildiği görülmekte.

Genç Cumhuriyetin kıvılcımlarından sadece birkaçı…

Resimde gördüğünüz Jön beyefendi, Sümerbank, Altınyıldız ve Bozkurt gibi tekstil kurumlarının üst kademelerinde yer almış ve ülkenin ilk sentetik iplik fabrikası SİFAŞ’ın genel müdürlüğünü yapmış bir kıvılcım: Nüvit Arıcan.

Karikatür çizmeye düşkün olan Nüvit Bey, 1936’da Galatasaray Lisesi mezuniyeti sonrası Sümerbank bursu ile Stuttgart’a makine mühendisliği tahsili için gönderilir. 1942’de yurda döndükten sonra yine kurumun kararı üzerine tekstil mühendisliği eğitimi alması istenir. 1945’e kadar Reutlingen’deki Tekstil Enstitüsü’nde bulunur. Kendisine malzeme bilimi dalında doktora yapması ve kalması da teklif edilir, ancak mecburi hizmet gereği ülkesine döner.

Nüvit Bey, yaşadıklarının hepsini kızı aracılığı ile yayımladığı ”Karganın Seyir Defteri” isimli kitabında döneme dair resimler ile anlatır. Peki, karga kelimesi nerden gelmektedir? Çünkü Almanya’da çizdiği tüm karikatürleri ”Herr Rabe” (Bay Karga) mahlası ile imzalar ve bu şekilde çevresinde ün salar.

Genç Cumhuriyetin yurt dışına eğitime yolladığı kıvılcımlardan sadece biri…

Genç Cumhuriyet, askeri alanda da başka memleketlere subay ve subay adaylarını eğitime gönderiyordu. II. Dünya Savaşı sırasında İngiltere’ye pilotaj eğitimi için giden havacı subaylarımızdan bazılarını ne yazık ki kazalardan ötürü kaybettik. Bunlardan ilki 17 Ağustos 1942 tarihinde şehit olan Hava Teğmen Reşit Nalbant’tır. Mezarı, diğer şehit askerlerimiz ile birlikte İngiltere’deki Brookwood Türk Hava Şehitliğinde bulunmaktadır.

Genç Cumhuriyet’in yetiştirdiği ilk Türk kadın heykeltıraş sanatçısı Sabiha Bengütaş (1904-1992).

Sabiha Hanım, Güzel Sanatlar Akademisi’nde (Sanayi-i Nefise Mektebi) okumuş ilk kadın öğrencidir. 1926’da devlet bursu ile Roma’ya gönderilmiş ve Prof. Ermenegildo Luppi’den heykeltıraşçılık eğitimi almıştır. Topluma birçok büst, heykel ve tablo kazandırmıştır. Kıvılcımlardan sadece biri…

Eserleri hakkında bkz: https://lnkd.in/eENFvk5K

#cumhuriyetinaydinlanmaöncüleri

9 Eylül İzmir’in işgalden kurtuluşunun yıldönümü onuruna İzmir’den gönderilen bir kıvılcımı tanıtmak isteriz: Zooloji profesörü Saadet Ergene-Bayramoğlu (1914-1997).

Ferhat Akat Paşa’nın kızıdır. İzmir Kız Lisesi’nde eğitim görmüştür. 1933’teki yurtdışı eğitim sınavını kazanarak Münih’teki Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde zooloji, botanik ve coğrafya eğitimi görmüştür. ”Amfibilerde İşitme Duyusu Üzerine Çalışmalar” başlıklı tez ile 1938’de doktor ünvanı almıştır. Mecburi hizmet için ülkeye döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde göreve başlamıştır. 1945’te Türkiye’nin ilk ornitoloji (kuşbilim) kitabını yazmıştır.

Genç Cumhuriyetin kıvılcımlarından sadece biri…

”Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür…”
30 Ağustos’taki cephe zaferinin bir sonraki adımı cehalete karşı yapılan savaştı. Türk milletini yükseltecek gençlerin çağdaş eğitim ile donatılma planı cephedeki savaşın kazanılmasından sonra devreye sokuldu. Genç Cumhuriyetin kıvılcımları, bu vizyon odağında dış memleketlere eğitime gönderildi.

Geçen hafta Google’ın 113. yaşgünü vesilesi ile andığı ilk Türk kadın astronom ve ilk Türk kadın dekan Prof. Nüzhet Gökdoğan da genç Cumhuriyetin kıvılcımlarındandı.

Hakkında yazılmış iki biyografik kitap mevcuttur:
Kainatta Bir Nokta (Feryal Saygılıgil),
Yıldız Avcısı (Mucize Özünal).

Erenköy Kız Lisesi sonrası devlet bursu ile 1928’de Fransa’ya gönderilir. Lyon ve Paris Üniversitelerinde matematik ve fizik tahsilini tamamlar. Paris Gözlemevi’nde astronomi stajı görür. 1933’te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde akademik kariyere başlar. 1937’de ”Güneş’in Etrafında Dönen Yıldızlararası Karanlık Bir Homojen Maddenin Mevcudiyetine Dair Araştırmalar” başlıklı çalışma ile doktor ünvanı alır. 1940’ta doçent, 1948’de profesör olur. 1954’te Fen Fakültesi Dekanı olarak atanır.

Dünyanın Yapısı, Astronomi, Spektroskopiye Giriş ve Kozmografya isimli telif kitapların yazarıdır. Fen bilimlerinde 8 yabancı kitabı tercüme edip Türkçe’ye kazandırmıştır.

Genç Cumhuriyetin yurt dışına gönderdiği kıvılcımların eğitim dönemleri hakkında romanlara da rastlamak mümkün. Berlin Mühendislik Mektebi’ne burslu olarak gönderilen Faik Altan hakkında yayımlanan ”Okyanus Çiçeği” başlıklı eser bunlardan biri. Yaşanmış bir hikaye…

Nisan 1938’de Berlin’e giden mühendis adayı Faik’in Talebe Müfettişliği ile irtibatları, yanında kaldığı Alman aileler ile yaşadıkları, yakın Alman arkadaşı ile gittiği Paris’te bir Fransız kızına tutulması, 1939’da savaşın başlaması sebebiyle Türk öğrencilerin yurda zorunlu dönüş yapmaları, Faik’in Fransız sevgilisine ulaşmaya çalışması, Paris’in işgali, Türk öğrencilerin 1940’ta yeniden Almanya’ya gitmeleri, Faik’in işgal altındaki Avrupa’da Fransız sevgilisini arayışı, Gestapo ile yaşadıkları ve yaklaşık 50 sene sonra Türkiye’ye gelen bir misafir…

Kaynak:
Yıldız Balık, Okyanus Çiçeği, Altın Kitaplar Yayınevi, 2001, İstanbul

Memleketi Adana’da lise eğitimini tamamlayan İnan, 1937’de İTÜ’nün öncülü Yüksek Mühendis Mektebi’nden en yüksek not ortalamasıyla mezun olur. Devletin açtığı yurt dışı eğitim sınavını kazanır ve 1937/38 güz dönemi itibariyle İsviçre’deki ETH Zürich’e burslu olarak gönderilir.

Doktora eğitimi sonrası memlekete döner ve 1944’te kurulan İTÜ’de öğretim üyesi olarak kariyerine devam eder. İTÜ İnşaat Fakültesi Dekanı ve İTÜ Rektörü olarak bu kuruma büyük hizmetlerde bulunur. TÜBİTAK’ın kurulması sonrası bilim kurulunda yer alır. 1967’de ani bir hastalık sonrası genç yaşta hayata veda eder. Oğuz Atay’ın ”Bir Bilim Adamının Romanı” isimli eserinin başrolündeki karakter Mustafa İnan’dır.

Genç Cumhuriyetin eğitimine destek olduğu kıvılcımlardan sadece biri…

Eylül 1939’da Avrupa’da savaşın başlaması ile kıvılcımların yurda dönmesi talep edilmişti. Elçiliklerin planladığı güzergâhlar üzerinden öğrenciler tren ve vapurlarla dönmeye başladı. Eğitimleri yarım kalmıştı.

Bu dönemi Fransa’da yaşayan kıvılcımlardan biri de, ileride İngiliz edebiyatı profesörlüğü yapacak olan Mîna Urgan’dı. Fransa’da bulunduğu sırada kendilerini davet eden diplomatik makamların öğrencilere tren bileti verdiğini ve can güvenlikleri için en kısa sürede Türkiye’ye dönmeleri gerektiğini anılarında açıkça anlatmıştır.

Kıvılcımları tanıtmaya devam ediyoruz. Bugünkü konuğumuz eski Sanayi Bakanlarından Dr. Şahap Kocatopçu (1916-2012).

Galatasaray Lisesi mezunu Kocatopçu, 1937’de maden mühendisliği için açılan sınavı kazanır ve MTA bursiyeri olarak Belçika’ya gönderilir. 1939’da savaş çıktıktan sonra kaydı ABD’deki MIT’ye aldırılır. Burada malzeme bilimleri üzerine yaptığı çalışmalar ile 1942’de lisans, 1944’te yüksek lisans, 1945’te doktora dereceleri alarak mecburi hizmet için memlekete döner.
(hazırladığı akademik tezler için bkz. ekteki görseller)

Sümerbank’ta başladığı kariyerine Şişecam Genel Müdürü olarak devam eder. 27 Mayıs İhtilâli sonrası Sanayi Bakanı olarak görevlendirilir. İstanbul Sanayi Odası, TÜSİAD, Türk Eğitim Vakfı ve Galatasaray Spor Kulübü gibi birçok organizasyonda önemli görevler üstlenir.

Kıvılcımlardan sadece biri…

Yurt dışı eğitimi için açılan sınavlarda başarılı olan kıvılcımlar, belirlenen ülkelerdeki yeni bir maceraya doğru hazırlanırken Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey’den gelen telgraf, devletin ne kadar zor şartlarda gençlere ümit bağladığını gözler önüne serer:
”…Seni aziz vatanın birçok umutlar besleyerek ne azim ve fedakârlıklarla gönderdiğini unutma. Ona göre çalış…”

Kaynak:
Kansu Şarman, Türk Prometheler: Cumhuriyet’in Öğrencileri Avrupa’da (1925-1945), İş Bankası Kültür Yayınları, 2005, İstanbul, s. 45

MTA (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü) 1943 senesinde II. Dünya Savaşı devam ederken yurt dışına göndermek üzere 6 öğrenci belirler. Bu gençler önce Ankara’dan trenle Çukurova’ya, oradan karayoluyla Suriye’ye ve Mısır’a, oradan da gemiyle İngiltere’ye gidecektir. Öğrencileri savaş ortamından uzak tutmak için hükümet ve elçilikler güzergâhı bu şekilde ayarlar. Bu gençler Mısır’dayken toplu halde bir hatıra fotoğrafı çektirir.

Soldan sağa-ayaktakiler: Orhan Ural, Senih Gürel, Sadrettin Alpan, Zeki Doğan
Soldan sağa-oturanlar: Mehmet Dizioğlu, Münir Tanyeloğlu

Yıllar sonra yurda lisans üstü diplomalarla dönen bu ekipten Mehmet Dizioğlu İTÜ Yer Bilimleri Fakültesi Jeofizik Kürsüsü Başkanlığı, Sadrettin Alpan MTA Genel Müdürlüğü, Münir Tanyeloğlu Etibank Genel Müdürlüğü, Zeki Doğan ise ODTÜ Maden Mühendisliği Bölüm Başkanlığı yapmıştır.

Genç Cumhuriyetin yetiştirdiği kıvılcımlardan sadece bir kaçı…

Fotoğraf-kaynak:
Hulûsi Turgut, Maden Bilimcilerin Duayeni: Sadrettin Alpan, Doğan Kitap, 2019, İstanbul, s. 74! #cumhuriyetinaydinlanmaöncüleri

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun! Böyle bir günde ‘Cumhuriyetin Aydınlanma Öncüleri’ projemizin basında çıkan ilk yazısını sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Keyifli okumalar! #cumhuriyetinaydinlanmaöncüleri

Kıvılcımlardan bir örnek: Dr. Müh. General Osman Nuri İnceler

1898’de İstanbul’da doğar. Askeri liseden mezun olur olmaz Birinci Dünya Savaşı’na katılır. Harbiye’yi bitirir. Milli Mücadele’de yer alır. Savaşlarda telsizci ve istihbarat subayı olarak görev yapar.

1924’te Genelkurmay’ın açtığı sınavı kazanır ve mühendislik eğitimi için Berlin’e gönderilir. 1929’da yüksek mühendis olarak mezun olur. Siemens & Halske ve Telefunken firmalarında çalışır.

1930’da yurda döner. Birçok sorumluluk üstlenir:
-İmalat-ı Harbiye (Askeri Fabrikalar) Umum Müdürlüğü Fen Komisyonu üyeliği,
-Harp Akademisi’nde öğretmenlik,
-Milli Savunma Bakanlığı Fen ve San’at Genel Müdürlüğü’nde daimi görev,
-Eskişehir Tayyare Fabrikası’nda Genel Müdürlük.

1936’da Binbaşı rütbesi ile doktora çalışması için tekrar Almanya’ya gönderilir ve 1937’de Technische Hochschule Berlin’den ”Plation Tüpleri Üzerine Araştırmalar” başlıklı tez ile doktor mühendis ünvanı alır (bkz. aşağıdaki görsel). Tezini ”unutamayacağım anneme” sözü ile validesine ithaf eder.

Tekrar ülkesine geri döner. Albay rütbesinde Askeri Fabrikalar Kordinasyon Başkanlığı ve General rütbesinde ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı Muharebe Dairesi Başkanlığı yapar.

Dr. Mühendis İnceler Paşa, genç Cumhuriyet’in eğitim alanında yurt dışına gönderdiği kıvılcımlardan sadece birisidir.

#cumhuriyetinaydinlanmaöncüleri

”Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyoruz. Gür alevler halinde dönmelisiniz!”

Atatürk’ün bu derin manalı sözünü anılarında bizlerle paylaşan kişi, Ocak 1925’te Avrupa’ya gönderilen 22 kişilik ilk ekipte yer almış Mahmut Sadi Irmak’tır. Berlin’de tıp eğitimini tamamlayarak vatanına dönen kıvılcım Sadi Irmak, ileriki yıllarda İstanbul Üniversitesi’nde fizyoloji profesörü olmuş ve kısa bir süre Başbakanlık yapmıştır.

Kaynak:
Sadi Irmak, Atatürk’ten Anılar, Güven Matbaası, 1978, Ankara, s. 12-13.

#cumhuriyetinaydinlanmaöncüleri

Genç Cumhuriyet’in yetiştirdiği ilk Türk kadın heykeltıraş sanatçısı Sabiha Bengütaş (1904-1992).

Sabiha Hanım, Güzel Sanatlar Akademisi’nde (Sanayi-i Nefise Mektebi) okumuş ilk kadın öğrencidir. 1926’da devlet bursu ile Roma’ya gönderilmiş ve Prof. Ermenegildo Luppi’den heykeltıraşçılık eğitimi almıştır. Topluma birçok büst, heykel ve tablo kazandırmıştır. Kıvılcımlardan sadece biri…

Eserleri hakkında bkz: https://lnkd.in/eENFvk5K

#cumhuriyetinaydinlanmaöncüleri

19 Mayıs’ın onuruna, genç Cumhuriyetin spor dalında İsveç’e eğitime gönderdiği kıvılcımlardan birini tanıtmak isteriz: MEB Beden Terbiyesi eski Genel Müdürü, Türk Milli Olimpiyat Komitesi eski Başkanı Vildan Aşir Savaşır (1903-1986)

1925’te Avrupa’ya gönderilen ilk ekiptedir. İleriki yıllarda Büyükelçilik ve Başbakanlık yapacak olan Suat Hayri Ürgüplü ve geleceğin Gençlik ve Spor Genel Müdürü Nizamettin Kırşan ile terbiye-i bedeniye tahsili için açılan sınavı kazanır. Vildan Bey ve Nizametin Bey İsveç Kraliyet Yüksek Beden Eğitimi Enstitüsü’ne yollanır. Suat Hayri Bey ise Fransa’ya gönderilir, ancak daha sonra branşını hukuktan yana kullanır.

İsveç’teki eğitim sonrası ülkesine dönen Vildan Bey, Galatasaray Lisesi Beden Eğitimi öğretmeni olarak kariyerine başlar. MEB’de çeşitli kademelerde görev alır.1945-1950 arası Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü yapar. 1943-1950 yılları arasında ise Olimpiyat Komitesi Başkanlığı görevini üstlenir.

Kariyeri boyunca iki kitap kaleme alan Savaşır kıvılcımlardan sadece biri…

T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda adına açılmış sayfa için bkz:
https://lnkd.in/esDHjqjw

#cumhuriyetinaydinlanmaöncüleri

Matematikte ismini sıkça duyduğumuz Cahit Arf (1910-1997) hocamız da genç Cumhuriyet’in burs ile yurt dışına gönderdiği değerlerimizden biridir.

1928-1931 arası Fransa’daki École Normale Supériore’de matematik eğitimi alan Arf, 1937-1939 döneminde de doktora için Almanya’daki Göttingen Üniversitesi’ne gönderilir. Cebir duayeni Prof. Helmut Hasse’nin yanında tezini tamamlar ve bu çalışma sonrasında Hasse-Arf Teoremi literatüre kazandırılmış olur. Memlekete dönüşü sonrası İstanbul Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürür ve 1943’te profesör olur. TÜBİTAK’ın kuruluşunda görev alır. Princeton ve Berkeley Üniversiteleri’nde misafir profesör olarak bulunur. 1964’te ODTÜ’den davet alır. En verimli dönemini ODTÜ’de geçirdiğini ifade eder. 13 doktora öğrencisi yetiştirir. ODTÜ Matematik Bölümü, Arf’ın onuruna 2001’den bu yana ”Arf Lectures” adında uluslararası seminer serisi düzenler.

Kıvılcımlardan sadece biri…

Ormancılık konusundaki önemli duayenlerimizden, eski Bakan Prof. Dr. Selahattin İnal da (1909-1996) kıvılcımlardan biriydi..

Yüksek Orman Mektebi’ni bitirmesinden sonra tahsilinin devamı için devlet bursu ile Avusturya’ya gönderilmiştir. 1939’da Viyana Ziraat Üniversitesi’ni bitirmiş ve savaşın başlaması ile memlekete çağrılmıştır. Tekrardan Viyana’ya gönderildikten sonra 1941 senesinde doktorasını tamamlayarak mecvburi hizmet için yurda dönmüştür.

İstanbul Üniversitesi Ormancılık Fakültesi’nde 1952’de doçent, 1956’da profesör olmuş, birçok yayın neşretmiştir. 1971-1973 arası Orman Bakanlığı yapmıştır.

Sayın İnal kıvılcımlardan sadece biri…

Hakkında detaylı bilgi için bkz:
https://lnkd.in/evWseqXx
https://lnkd.in/eqUehiaE

”Vatana yaptığı büyük hizmetler için Gazi’ye ithaf edilmiştir.”

Ocak 1925’te yurt dışına gönderilen ilk ekipte yer alan Mahmut Sadi Irmak, 1930’da Berlin Friedrich Wilhelm Üniversitesi’nde ”Tavuklarda Rous-Sarkom Virüsünün Kanda Yol Açtığı Değişikliklerin İncelenmesi” başlıklı tezi ile tıp doktoru ünvanı almış ve yurda dönmüştür. Tezinin iç sayfasında bu çalışmayı Atatürk’e ithaf ettiğini belirtmiştir.

Bir dönem Başbakanlık da yapmış tıp profesörü Sadi Irmak kıvılcımlardan sadece biri…

Bugün bir kıvılcımı kaybettik. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası başkemancısı Suna Kan, 7 Temmuz 1948’de TBMM’de kabul edilen ”Harika Çocuk Yasası” olarak bilinen 5245 sayılı kanun ile henüz 12 yaşındayken piyanist İdil Biret ile beraber yurt dışına eğitime gönderilen genç bir kıvılcımdı.

Devlet bursu ile Roma ve Paris’te eğitim gören Kan, henüz yirmi yaşına basmadan birkaç uluslararası ödül almayı başarmıştı. Ülkeye döndüğünde 21 yaşında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na atandı. Dünyaca ünlü birçok şef ve orkestra ile çalmış bir virtüöz olan Suna Kan, Cumhuriyetin yetiştirdiği kıvılcımlardan sadece biri…